GENAR Türkiye Raporu’nun bu sayısı, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) serbest ticaretten korumacı politikalara geçişininin temellerini değerlendirerek bu dönüşümü ekonomik bağlamda ele almakta ve bunun Türkiye üzerindeki muhtemel etkilerini incelemektedir. 1948’de Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması’nın (GATT) ve 1995’te Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) kurulmasıyla birlikte serbest ticaret anlayışı küresel düzeyde benimsenmiş, ABD bu sürecin en büyük savunucularından biri olmuştur. Ancak Trump yönetimiyle birlikte ABD, özellikle ticaret açığı verdiği ülkelere yönelik yüksek gümrük tarifeleri uygulamaya başlamış, böylece küresel ölçelte korumacı politikaların önünü açmıştır. Bu değişimin arka planında ABD’nin üretim gücünün zamanla diğer ülkelere kayması, Çin’in küresel ticaretteki yükselişi, ülkelerin vergi politikalarında değişim ve ekonomik egemenliklerini koruma amaçlarının yer aldığı düşünülebilir.
GENAR Türkiye Raporu’nun Nisan 2025 araştırmasına göre katılımcıların %41,3’ü bu politikaların serbest ticaretin sonunu getirebileceğini düşünürken %33,3’ü etkinin geçici olacağına inanmaktadır. Ayrıca %45,7›lik bir kesim, mevcut durumun kısa vadeli bir sapma olduğunu öne sürmektedir. Öte yandan kamuoyunda ABD’nin korumacı önlemlerinin diğer ülkeleri de benzer adımlar atmaya teşvik edebileceği ve böylece küresel ticarette yeni bir korumacılık dönemi başlayabileceği endişesi bulunduğu anlaşılmaktadır.
Türkiye özelinde ABD’nin %10’luk ek ithalat vergisinin enflasyon üzerindeki etkisinin sınırlı olacağı öngörülmektedir. Katılımcıların %33,6’sı enflasyonda herhangi bir değişim beklememekte, %29,9’u ise sadece hafif bir artış öngörmektedir. Bununla birlikte yeni vergi politikalarının yerli malı tercihini artırabileceği (%51,6) ve bu durumun yerli üreticiler için fırsat yaratabileceği düşünülmektedir.
Ekonomi yönetimine duyulan güven, son dönemde yükseliş göstermiş ve ortalama skor 2,40’a ulaşmıştır. Bu artışta dış ticaret belirsizliklerine rağmen ekonomi politikaların istikrarlı bir şekilde yürütülmesinin etkili olduğu söylenebilir.
Raporla ortaya çıkartılan veriler hem küresel ticaretin dönüşümünü hem de Türkiye kamuoyunun bu dönüşüme verdiği tepkiyi anlamak açısından önemli ipuçları sunmaktadır.