Amerika Birleşik Devletleri (ABD), II. Dünya Savaşı sırasında Avrupa kıtasını Nazi Almanyası’ndan, II. Dünya Savaşı sonrasında ise Sovyetler Birliği’nden korudu. Bretton Woods sistemi ile doların küresel ticaretteki egemenliğini pekiştirdi ve Uluslararası Para Fonu (IMF) ile Dünya Bankası aracılığıyla liberal ekonomik düzenin temel kurallarını oluşturdu. Ancak Donald Trump’ın ikinci kez ABD Başkanı seçilmesiyle birlikte bu düzeni kendi çıkarları doğrultusunda yeniden şekillendirmeye karar verdi.
Trump yönetimi, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından Biden döneminde sağlanan desteği sonlandırdı ve Avrupa’nın güvenliğini artık sağlamayacağını açıkça belirtti. Kırım’ın Rusya’ya bırakılması karşılığında Rusya ile Ukrayna arasında barış anlaşması yapılması gerektiğini savundu. Ayrıca 16 Nisan 2025’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Avrupa’nın sunduğu Rusya’nın saldırganlığını kınayan tasarıya ABD, Belarus ve birkaç Afrika ülkesiyle birlikte karşı oy kullandı ve Rusya’nın yanında yer aldı. Şok edici bu gelişmeler, Avrupa’yı kendi savunmasını sağlamak için acil önlemler almaya zorladı. ABD’nin artık Avrupa’yı savunmayacağını gören Avrupa Birliği, Avrupa’nın güvenliği ve savunması için ard arda toplantılar yaptı. Bu durum, Avrupalıların güvenlik ve savunmasında Türkiye’yi kritik bir stratejik ortak olarak görmelerine yol açtı. Avrupalılar, NATO’nun ikinci büyük ordusuna ve gelişmiş savunma teknolojilerine sahip Türkiye olmaksızın Avrupa’nın güvenlik ve savunmada yetersiz kalacağının farkındalar.
Makalenin devamı için PDF’e gözatabilirsiniz.