GENAR’ın dış politika gündemi araştırmasında Türk kamuoyunun İsrail’in saldırgan politikalarını Türkiye için birincil tehdit olarak değerlendirdiği görülmektedir. İsrail’in Filistin, Lübnan, Suriye gibi ülkelere yönelik saldırıları, bölgesel barışı tehdit ederken aynı zamanda Türkiye üzerinde yaratabileceği istikrarsızlık riski nedeniyle ciddi bir endişe kaynağı olmaktadır. İsrail’in tarihindeki en aşırı sağcı hükûmetin yönetiminde olması ve uluslararası hukuk kurallarını göz ardı etmesi, Türkiye’de mevcut çatışmanın daha geniş bir bölgesel savaşa dönüşme korkusunu tetiklemektedir. Türkiye kamuoyu, bu durumun göç, terör tehdidi ve ekonomik krizler gibi geniş kapsamlı sonuçlar doğurabileceğini öngörmektedir.
Türkiye’nin BRICS üyeliği ve Ukrayna Savaşı gibi konular, kamuoyunda İsrail’in saldırıları sonucunda ortaya çıkması muhtemel sorunlara kıyasla nispeten daha az tartışılmaktadır. BRICS üyeliği, katılımcıların %67,4’ü tarafından desteklenmesine rağmen yalnızca %2,2 oranında katılımcı tarafından önemli bir dış politika gündemi olarak görülmektedir. Bu durum, BRICS üyeliğine yönelik halk desteğinin güçlü olduğunu, ancak bu konunun acil bir mesele olarak algılanmadığını göstermektedir. BRICS üyeliği, Türkiye’nin Batıya bağımlı olmayan ve stratejik özerkliği hedefleyen bir dış politika izleme arzusunu yansıtmakla birlikte kamuoyunda gündelik hayatı etkileyen meseleler kadar acil bir sorun olarak görülmemektedir.
İsrail tehdidi, göç ve terörle mücadele konuları en acil dış politika öncelikleri arasında yer almakta, BRICS üyeliği ve Ukrayna Savaşı gibi konular ise daha düşük bir önem taşımaktadır. Bu sonuçlar, Türkiye’nin bağımsız bir bölgesel güç olma hedefinin geniş bir toplumsal desteğe sahip olduğunu ve dış politikada “stratejik özerklik” arayışının halk tarafından benimsendiğini göstermektedir. Türkiye’nin bu çok boyutlu dış politika yaklaşımı, kamuoyunun desteklediği bağımsız, etkin ve dengeli bir dış politika vizyonunun yansıması olarak değerlendirilebilir.
Bu sonuçlar, bize Osmanlı Devleti’nin son döneminde ortaya çıkan ve Ziya Gökalp tarafından “Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak” olarak ifade edilen fikir akımlarının bugün Türkiye’de hâlâ ağırlığını koruduğunu göstermektedir. Fakat tarihsel köklere sahip bu üç eğilimin ötesinde “İdeolojiler ve ittifakların ötesinde bağımsız, merkezî bir güç olma arayışı” AK Parti iktidarları döneminde yeni ve güçlü bir eğilim olarak ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Bu durum, Cumhuriyetin 101. yılında Türk halkının artık özgüvenini kazandığına, tüm ideolojilerin ve ittifakların ötesinde Türkiye’yi uluslararası politikada bir ağırlık merkezi olarak görmek istediğine işaret etmektedir.
Abone Üye Membership Required
İçeriğin detaylarına yalnızca üyeler erişebilmektedir.